Ölüm Korkusu

Öğrencilerin Karnesi ve Ebeveynlerin Durumu
7 Haziran 2017
Antidepresan Kullananlar Dikkat!
11 Haziran 2017

Hale kanım o gün çok sevinçliydi yıllardır ABD’ de olan oğlunu karşılamaya gidiyordu, fakat yolda birden bire başının döndüğünü, uyuştuğunu, terlediğini ve kalbinin küt-küt atığını hissetti. Hemen arabasını sağa çekti, sıkıntı duydu ve o an artık “yaşamım buraya kadar “diye düşünüp, Allah’a dua etmeye başladı. Hemen eşini aradı. 15 dakika sonra rahatlamıştı. Eşi de gelince daha da rahatlamıştı. Eşi de gelince güven içinde hava yolluna doğru gittiler. Fakat o günden sonra hep benzeri bir nöbet yaşayıp öleceğinden korkmaya başladı…

Ölüm korkusu çok evrensel ve insani bir duygu. Yaşadığını, var olduğunu ve varolduğunun’ da farkında olan ve bir gün öleceğini bilen tek varlık insandır…Dolayısıyla ölmek ve ölüm gerçeği bir çoğumuza acı ve mutsuzluk verir.

İnsanoğlu öleceğini bilse de yaşama güdüsü ve arzusu ağır bastığından ölüme uzak durmak ister.Bundandır ki “yabancıların ölümü” bizi çok etkilemez, ne zamanki en yakınımızdan birilerini kaybederiz, işte o zaman;  ölümün bize doğru geldiğini hissederiz. Artık bizimde ölebileceğimiz ve sevdiğimiz, bağlı bulunduğumuz her şeyin sonu olduğunu “anlamsız” olduğunu düşünmeye başlarız. Hata bir süre neşemiz kaçar, yaşama küsebiliriz “mademki ölüm var, her şey bom boş, bu koşuşmaca, bu çaba ne için ?” diye yaşamı sorgulamaya başlarız.

Göz yaşı döktüğümüz ölümlerde aynı zamanda kendi ölümümüze de  ağlarız… Yaşamı bırakıp gitmenin acı gerçeğine hüzünleniriz…

Ölümü insana hatırlatan ve korkmasına sebep olan  nedenler nelerdir ?

-Hale hanım gibi her 5 insandan birinin yaşadığı panik ataklar.

-Bir yakınını kaybetme.

-Ciddi trafik kazası geçirmek.

-Ciddi fiziksel bir hastalık yaşama,tedavi görmek.

-Ölümle tehdit edilme, korkutulma

-Takıntılı kişilik yapısından dolayı ölümü takıntı haline getirmek.

-Paranoid-Paranoyak insanların öldürülme korkusu olabilir.

-Ajanlar tarafından takip edilen insanlarda

-Deprem,sel ve diğer afetler geçiren insanların bir kısmında da ölüm korkusu olabilir.

-Ağır işkence altında olan insanlar.

 

Ölümün en çok korku haline geldiği hastalık “Panik bozukluktur”

Panik atak yaşayanlar ; isterse yüzüncü atağını yaşasın ve doksan dokuz atağında ölmediğini de bilsin ;  “Bu sefer öleceğim” diye düşünür. Çünkü o an beynin oksijen ve kanlanma miktarı azaldığından zihinsel bulanıklık yaşanabilir ve irtibat kopabilir. Yabancılaşma duygusu yaşanır…

Panik ataklı insanlarımız bu yüzden ölüm, kaza, cinayet,intihar davranışı gibi haberleri duymak görmek istemezler, ölümü hatırlatacak her şeyden uzak durmaya çalışırlar…

Bazı panikli insanlar  ölümü bu kadar yakın hissedince “ dünyaya ait “ bazı zevklerden vazgeçerler. Örneğin alkolü bırakma , çapkınlıktan vazgeçme gibi.

Bazılarında dine  yöneliş başlar 5 vakit namaz kılmaya başlayan olur.

Kadın Panik ataklılar tesettüre girmeye ve namaz kılmaya başlar.

Böylece islam kültüründe olan “ Hesap verme gününe “ hazırlıklı olunur ve ölüm korkusu hafiflemeye başlar. Çünkü bir çok hastada öldükten sonra “ ceza görme korkusu” vardır. Bu nedenle zaman varken “ öteki dünya ya “ hazırlıklara başlanır…

Panik ataklara bağlı bu korkular ilaç ve psikoterapi ile düzelir.

Diğer ölüm korkularında da nedenine yönelik tedavi yapmak gerekir.

Ölüm korkusuna biraz felsefik yaklaşırsak ; Evrende her şey zıddıyla bilinir. İyi-Kötü, Ak-Kara gibi ölümde yaşamın zıddıdır. Fakat yaşamı anlamlı ve önemli kılan bir gerçektir. İçimizde devamlı ve  ölümsüz olma arzusu yatar. Ölümsüz bir hayat tek düze ve sıkıcı olurdu. Yaşamı anlamlı kılan ölümdür.

Yaşamın kalitesini artıran ölüm gerçeğidir.

İnsanları insanlaştıran ; hırsını, bencilliğini, öfkesini yatıştıran ölüm gerçeğidir.

İnsanoğlu dünyaya ağlayarak gelir,öldüğünde ise ardından ağlayanlar bırakarak gider.      İnsanların yaşadığı süre içerisinde ölüm gerçeğini içselleştirmesi kabul etmesi gerekir. Her canlı ölümlüdür, her ölüm yeni bir başlangıç ve doğuştur. Çürüyen her canlı başka bir canlıya  hayat enerjisi olmakta ve o bedende yaşamaktadır. Aslında hiçbir şey yok olmuyor. Sadece şekil değiştiriyor. Onun için ölümü de  bir farklı  frekansta yaşamaya geçiş olarak değerlendirmek gerekir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir